domenica 8 ottobre 2017

Ekim


 Şu an, çoğu uykuda olan dostlarımı düşünüyorum. Onlara, üç saatlik bir uyumaya çalışma zamanından geldim. Çoğu uyuyordur evet, belki bir iki tanesi ayıktır hala ama, bu dakikalar içinde karşılaşacağımızı sanmam.  Büyük ihtimalle çünkü o uykusu kaçan iki üç ü, bir film koymuş veya bir kitap açmış uyumak için çabalamaya girişmiştir. Ben, bu akşam yani, bu gece, bir şekilde, yokuşlar ve biberiyeler arasında onlara vardım ve onları düşüneceğim, uyumayacağum. Günü bekliyorum, onları düşünerek nöbet tutuyorum. Adlarını burada alenen söyleyeyim mi?
Üçüncü gece oldu. Artık geceler ile olan bağım, farklı bir boyut içinde. Yatak ucu lambasını kapayamayan o Müjgan ve hayal dünyası ile odasını başka bir aleme sokup bundan korkan o çocuktan biri oldum. Bu yatak ucundaki lamba, onu pek sevemedim.Soğuk nevali. Aslında onu ben aldım, seçerek beğenerek. Onu değiştireceğim.
Bir krem buldum, diyor ki kullanım koşullarında: " koyu renkli bölgeye bir ya da iki kez sürünüz." İtinayla sürüyoruz, merak etmeyiniz. Önce, suratımı temizliyor, tonikliyor, serumluyorum. Sonra gözlerimin altına, göz çevresi kremimi ve bu bulduğum kremi sürüyorum. Günleri beklerken, bu rutin  işime yarıyor, öyle sanıyorum, hoş tutuyorum kalbimi.
Şiir okudum, sonra biraz döndüm. Kitap okudum, "devamını okumak için üye olun" dedi uygulama, sinir oldum. Kütüphaneme baktım, uzak geldi, üşür gibi oldum. Biraz cama baktım, biraz tavana biraz da duvara, biraz da yanıma. Döndüm. Tüm bu duygu karmaşası sonrası, şiir dinledim. En huzurlusu, huzurlu olduğum buydu. Oradan da, bir şekilde dostlarıma geldim.
 Şimdi, günü düşünmeye başladım. Sabah olsun, kahve içeyim, klasik müzik radyomu açayım.
Bu sabahları böyle böyle özlemeye başladım.